Üzerinde kimsenin olmadığı özel araziye saplanmıştı siyah tenli o folloş. Gözleri kıvrak, bedeninde sanki açlık vardı; karşısındaki de aynı istekle doluydu. Adam onun karanlık oyuğuna doğru yavaşça yaklaştı, elleriyle soğuk metal kapıyı ittiği gibi sertçe onun seksi kalçasına dayandı. Nefesleri kesik kesikti, arada nefis bir inilti patlak verdi dudaklarından. O kara deri üstündeki kızıl yanaklar, açlığın ve yasak arzunun habercisiydi.
Adamın eli önce sırtında gezindi, sonra aşağı kaydı, o sırada kısa kıvırcık saçlarını çekiştirerek onu biraz daha kışkırttı. Kızın amcığı hâlâ çırılçıplaktı ve adamın iri yarak kokusu üstüne sinmiş gibiydi. Kafasını geriye atıp havayı içine çekti; başını hafifçe salladı ve gülümseyerek “Hadi dayayalım” dedi.
Siyah tenlinin bacakları arasından sokulan parmaklarla ritim tutmaya başladı adam. Amcığını tırmalayan o sinsi dokunuşlar giderek taşmanın eşiğine getirdi onu. Sonra adam tüm gücüyle içeri girdi; öyle hızlı ve derinden sokuyordu ki her hareketinde kızın üzerinde çığlıklar yükseliyordu. Yarak yukarı aşağı inip çıkarken amcığın içinde yalancı bir yangın çıktı, kadının sürtünmesi istemsizce daha da hızlandı.
Göğüsleri sallanıyor, ince belini kavrayan eller sıkıca bastırıyordu tenine. Adama inatla dayanıyor ama zaten rezil olmuştu altında. Her köklemede canhıraş iniltilerle birlikte sesler birbirine karışıyordu; yalnızca ikisi vardı o an, sınır tanımadan, her tabuyu yıkıp geçerek.
Sonunda adam sertçe dayadı son bir kere; yarak ucundan beyaz sıvısını fışkırttı kızın içine doğru. Siyah tenli folloş dizlerinin üzerinde çökmüşken bile artık esir düşmüştü bu köklemenin altında; vücudu terden sırılsıklamdı ve amcıkları son kez flick sesleriyle kabarıyordu. Ağzından çıkan sessiz hıçkırıklar müstehcen günahların notası gibiydi orada, gece karanlığında…
